Gidişat iyi değil..!

23 Temmuz 2021 Saat: 14:46
DUAYEN / Ercan SARIÇAM

Yasakların tümüyle kalkmasının üzerinden henüz bir ay geçmedi. Bu satırları kaleme aldığım da, 23'üncü gündü. Bugün itibariyle virüslü hayattaki son duruma baktığımızda iyi şeylerin gelişmediğini, gidişatın pek de iç açıcı olmadığını söylemek abartı olmaz sanırım.
Üç hafta geriye gidelim, geldiğimiz noktaya bakalım, objektif değerlendirelim. Daha geçen ayın sonunda günlük vaka sayısı beş binler bandındaydı. Bugün ise on binlere tırmanıyor. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın açıkladığı güncel tablolar gösteriyor ki, maalesef iyi yolda değiliz.
Vakada artış var.
Ölüm rakamları yükseliyor.
Ağır hasta sayısı artıyor.
Bu üç olumsuz gelişimin Türkçe meali şu; Toplum olarak halen duyarsızız. Birey olarak halen sorumsuzuz. Ve aslında suçluyuz.
Ne kitle bilincindeyiz, ne de fert bilincinde.
Tabi ki uzun süre kısıtlı hayat yaşadık, bunaldık, işsiz-güçsüz kaldık, gelirimiz azaldı, psikolojimiz depresyonla buluştu, esnaf kira ödeyemez hale geldi, sanayici ürettiğini ihraç edemez oldu. Tüm bu zorlu süreci ülke olarak yaşadık. Doğru.
Aslında yüzüp yüzüp tam da dananın kuyruğunu kopartacaktık ki, yasaksız günler başladı. Özgürlüğe susamıs mahkum gibi attık toplum olarak kendimiz sokaklara. Hoyratça kullanmaya başladık son 23 günü. İşte vakaların artış sebeplerinden birisi budur.
Ve bir çok sebep var.
Sebeplerin bir diğeri de, ''O kafa'lardır''
Yıllardır ülkemiz ne çektiyse zaten hep o kafalardan çekmedi mi?
Söz dinlemez, yola gelmez, fevri davranır, şahsını , ailesini, toplumu düşünmez o kafalar. O kafalar haylazdır, yaramazdır, bencildir, nankördür, egoisttir, narsistir, ukaladır, sorumsuz ve duyasızdır.
Son 10 gündür yazıyorum, söylüyorum; Bayram sonrası bir ay içinde kısıtlamalı hayata döneceğiz. Gidiş onu gösteriyor.
O kafaların kafaları şarj etmedi. Yasakların kalkması virüsün bittiği anlamına gelmez, gelmedi. O kafalar ülkemizi perişan edecek. '' Yapmayın, etmeyin, aşınızı olun, kurallara uyun, barda diskoda, düğünde dernekte, cenazede, bayramlaşmada olmayın'' diye defaten yazdık, çizdik.
''Bırakın Bodrum'un diskoları sizsiz olsun, bırakın Cunta Adası boş kalsın, bırakın Avşa'da hayat dursun, bırakın düğünde gelin damat tek başına oynasın'' dedik.
Sorumlu gazetecilik ilkemizle her fırsatta ''Gitmeyin, eğlenmeyin, yapmayın, aşısız, maskesiz, olmayın, mesafeli olun '' diye kendimizi paraladık. Sanırım biz çaldık , biz oynadık.
Gidiş iyi değil. Sağlık Bakanı Koca kendini parçalıyor, sağlık ordusu kendini helak ediyor, Cumhurbaşkanı Erdoğan uyardıkça uyarıyor. İlçe Sağlık Müdürü İlhan Kadıoğlu ''Aşı , aşı, aşı'' diyor. Biz buradan kendimizi yırtıyoruz, hemen hergün yazıyoruz ama nafile.
Allah aşkına şu diskoların barların durumuna bakın. Yüzlerce binlerce insan vur patlasın çal oynasın, kim kime dum duma, kimin eli kimin belinde belli değil. Oteller ful. Sahiller, çarşı pazar iğne atsanız yere düşmez. Plajlar, havuzlar uzun eşek oynayan insanlarla dolu. Düğünler cabası. Ve o kitle bayram sonrası ülkenin dört bir yanına dağılacak.
Sanki ülkemizde virüs belası bitti, gitti de her şey iki yıl öncesine döndü.
Gözlemlerimden yola çıkarak çok net söylüyorum; o kafalar değişmezse önümüz karanlık. Maalesef kısıtlı hayatla yaşamaya alışmaya başlamak zorunda kalacağız.
Ki, yazık olacak bizlere.

YORUMLAR

Lütfen Resimdeki kodu yazınız

Diğer Yazıları

Tüm Yazıları