MÜZİK ALTERNATİFİ

24 Nisan 2021 Saat: 17:22
Göksel ERKILIÇ

 

“Müziği sevmeyen, tatlı tınılarla duygulanmayan insandan her türlü kötülüğü bekle, güvenme ona.”

                                                                                                                 SHAKESPEARE

“Müzik, erkeklerin kalbini alevlendirmeli, kadınların ise gözünü yaşartmalıdır.”      

BEETHOVEN

 

                        Hayatımızın her alanında müzik bizimledir. İşyerinde, çarşılarda, evlerde, yollarda, toplu taşıma araçlarında, toplu taşımayan araçlarda...

                        Dünyaya gözlerimizi açtığımız ilk günlerde annelerimizin ninnileriyle, bilincine varmadan müzikle tanışmış oluruz. Büyüdükçe kulağımıza gelen müzikler bazen bizleri hüzünlendirir, bazen coşturur... Ancak yerinde her şey güzeldir. Bilinen bir şey de, toplu taşıma araçlarında genellikle hüzünlü parçalar dinlenmektedir. Müzik kulaktan girdiğinde, vücudun belli başlı noktalarında hareketlenmelere sebep olmaktadır. Bazıları da ağır abi şeklinde eli cebinde ayakucuyla tempo tutar. Ne acıdır, değil mi? Onlar da pop müzik çaldığında ister istemez az da olsa hareket edebiliyorlar. Eminim içlerinde ukde kalmıştır. Bunlar belki de kimsenin görmediği mekânlarda kurtlarını döküyorlardır.

                        Halkımız müzikle bile sınıflandırılmıştır. Rap dinleyenler ayrı, pop dinleyenler ayrı, arabesk dinleyenler ayrı, caz dinleyenler ayrı, türkü dinleyenler ayrı, opera ayrı, bale-orkestra ayrı, tasavvuf ayrı... Müzik, her birimiz için farklı duygular ifade ediyor. Bir âşık için en güzel yürek sancısı, bir sarhoş için en güzel mezedir. Arabesk müzikte herkes bir babaya sarılıyor, öksüz kalmamak umuduyla. Nasıl farklı takım tutanlar kendi takımlarının daima iyi olduğunu düşünmekteler, müzikte de aynı şekilde...

                        Kimisi başkasına “kıro”, kimisi de “entel” diye hitap etmekte. Müzikler, cep telefonlarımıza girmesi ve her zaman yanı başımızda olmasıyla, “başımızın üzerinde yeri vardır” konumundadırlar. Cep telefonundan gelen müzikle bir anda irkiliriz. Mezarlıktaysanız şayet, müzik yayını mı yapılıyor diye etrafa göz gezdirirsiniz. Nedense o tür ortamlarda misket havası, hareketli parçalar çalmaktadır telefonlar. Tepki gösterirseniz, ne ima ediyorsun diye cenazeye katkıda bulunmaya bile başlayabilir karşı taraf.

          Bazı insanlarımız, davul-zurna içeren müzikleri telefonunun zil sesi konumuna getirirler. Telefon çaldığında, ister istemez insanı halaya teşvik etmektedir bu durum. Diyelim postane kuyruğunda neşeli şekilde bekliyorsun. Neşeli beklemek her insanın hakkıdır, ama nerdeee! Birden işte bu melodide bir telefon çalar. Herkes bir anda halka oluşturmaya, sıra bozulmadan bir an önce halaya başlar. Bir an önce dememin sebebi şu: Telefonun sahibi, “Alo!” kelimesini söylemeden önceki zaman kısadır ve derhal değerlendirilmelidir. Bu fırsat kaçırılmamalıdır. Ne güzel olurdu ya da böyle bir reklâm filmi dahi olabilirdi. Halaya herkesin tepki vermesi de şahanedir. “Tey tey tey!” diye birden mendil çıkarılıp mendil sahibinin önderliğinde birçok kişinin ona eşlik etmesi güzel bir şeydir. Halaya girmek, çıkmak zordur. Kimileri, yakınları arasında örgütlenmiş gibi aralarına kimseyi almazlar. Antlaşma bunu gerektirir, sanki alırlarsa halaydan diskalifiye olacaklardır. Para teklif edersin, manzarası güzel ise. Halayda manzara çok önemlidir. Karşında şişman, kel ve bıyıklı bir adam mı olsun istersin yoksa güzelliğini tescil ettirmiş bir kadın mı? Bu gibi kolay sorular sorup sizi yormak istemezdim ama açıklamak için bir an gerekti. Böyle güzellikte kadın varsa ne gerekirse yapılmalıdır, düğünler yeni bir düğünün doğmasına sebep en güzel eğlencelerdir. Düğünler daima yeni düğünlere gebedir. Gerekirse çekle düğünlere gidilmelidir.

                        Yabancı müzik dalından hoşlananlar hep şu soruyla muhatap olurlar: “Anlıyor musun ki? Dilini bilmediğin müziği neden dinliyorsun?” Sen anlıyorsun da ne oluyor, hüngür hüngür ağlıyorsun! Tınısı hoşumuza gidebilir. Hem dilini bilmesem de şarkının içinde benim adımın olmadığına ve de bana küfretmediğine eminim. Çünkü onlara zararım yok ki!

                        Gündemde bir şarkı moda olur, bütün mutlu çiftler, ayrılık içeren bir parça da olsa dillerinden bir an olsun düşürmezler onu. Bir de bir zamanlar müzik kanallarında sevdiğine şarkı armağan etme telaşı vardı. Falancadan filancaya bir parça gönderiyor, filanca falancayı çok seviyor ve ona öpücük gönderiyor. İşte burada gönderilen öpücük, o maili okuyan VJ tarafından yerine ulaştırılmaktadır. VJ tarafından sevdiğine öpücük atılması, hoşa giden bir davranış mı? Onun yerine ben buradan gönderiyorum der VJ, muck muck... Oh ne güzel, kendi rızanla sevdiceğinle VJ’in arasını yapmaya başladın artık. 

YORUMLAR

Lütfen Resimdeki kodu yazınız

Diğer Yazıları

Tüm Yazıları