Hamallıktan 800 Kişinin Patronluğuna..!

4 Mart 2020 Saat: 11:39
Hamallıktan 800 Kişinin Patronluğuna..!
İş hayatına hamallıkla başladı, sonra çalıştığı yere müdür oldu. Bugün otuz fabrikaya hizmet veren Cemal Aydın, başarı öyküsünü Gölge Dergi'ye anlattı.

2016 , 1 Ocak'ta daha çok yükselmeye başladım, benim için bir milat. 2017 de, beş- altıncı aylarda yaklaşık 230 bin lira civarında paramız battı. Batırdıktan sonra ''artık bu işi yapıyorum'' dedim.

Ticari hayatım 2010'da Ayşin gıda ile başladı. Araba alıp satmaya başladım bir dönem. İşler iyiye gidince P plaka alıp satmaya başladım. Bu işleri bir yıl boyunca takip ettim. 2014 ‘ ün Ağustos ayında Aydın Sosyal Hizmetleri kurdum. 

Başladığım günden bu yana yevmiye olarak gelen personelim çok. Herhalde  50  civarı kişi . 2014'den bu yana gelen personelim var , belki daha fazla. Motive ediyoruz onları , ayın elemanı yapıyoruz, çeyrek altın veriyoruz.

Bana göre  toplum olarak hafızası silinmiş bir milletiz.Dedesinin mezar taşını okuyamayan bir milletiz,  bizim özümüze dönmemiz lazım. Özümüze döndüğümüzde sanayi yapabiliriz. Özümüze dönmeden ancak özenti oluruz. Taklitlerde hiçbir zaman aslını yaşatmayacaktır.  Avrupalıya özenerek Avrupalı olunmaz.

Peygamber efendimizin buyurduğu gibi '' iki kapılı bir hanın bir kapısından girdik çıkacağımız kapıya doğru yürüyoruz'' . Kapı yakın mı, uzak mı onu bilmiyoruz. Bir çok hayır kurumuna sponsoruz. İyi ki bu sektördeyim.

Koyu bir AK  Parti'liydim. Tam bir Tayyip Erdoğan fanatiğiydim. Ama belediye tarafından artık AK Parti'de olmaması lazım diye düşünüyorum. Belediye başarısız.  Gidip özel kaleminden, sekreterinden günlerce randevu beklememeliyim.

Siz bir yeri geliştirmezseniz gençleri otokontrol yapamazsınız. Mutlukent'te hiç duyuyor musunuz  uyuşturucu kullanılıyor gibi , ya da Çagdaşkentte, Osman Yılmaz da. Mustafapaşa'da duymuyorsunuz . Nerede duyuyorsunuz, Hürriyet Mahallesi'nde .

Çok kitap okurum.  Orta ikiye giderken bir edebiyat öğretmenimiz vardı. Aşık Veysel’in köylüsü akrabasıydı .Bir gün dedi ki , ''Bu   kitabı  okuyana yüz vereceğim. Bende ''okurum'' dedim. Yavuz Bahadıroğlu'nun bir kitabıydı , ilk okuduğum kitaptı,  beş yüz dokuz sayfaydı. Yüz verdi.

Ben,  daha çok insanlarda bir şeylere vesile olduğum için mutlu oluyorum. Kendime ait küçük bir iş kurabilirdim veya fabrikada çalışabilirdim,  gene geçimimi sağlardım ama,  burada çok farklı insanlara dokunuyorsunuz, işin en güzel tarafı bu.

Sektörün en büyük problemi hiç alakası olmayan insanların bu işi yapmaya çalışması. Adam memleketinde çobanlık yapıyor, geliyor buraya bu işi yapıyor.

Az önce anlattığım bazı firmaların yanlışlarından dolayı fabrikanın gözünde çakal, personelin gözünde dolandırıcı pozisyonundayız. Halbuki o kadar riskli ve zor bir iş yapıyoruz. Zaman zaman düz bir personel olsaydım, üç bin liraya çalışsaydım dediğim oluyor.

Araçlar olarak bakarsak 24 bin olarak sadece kışlık lastiklere verdik. 25 bin lirada yazlık lastiklere verdik. 50 bin liraya yakın sadece lastiklere verdik. Otuz kişi verdiğim firmaya üç kişi zor veriyorum şuanda. İnanılmaz bir kriz var.

 Gölge / Özel Röportaj

Fotoğraflar: Gül AKDEMİR

Bir iş insanı düşünün... Sektöründe  başarıyı yakalamış, kendine özgü ilkeleri ve tavizsiz hayat anlayışı var.  Okumayı yaşam felsefesi edinmiş. Tiyarto  vaz geçilmezleri arasında. Çocuklarına örnek bir baba olma gayretinde. Ve ülkesine, tarihine, geçmişine , örf ve geleneklerine çok bağlı.

Bir iş insanı düşünün... Tarihiyle gurur duyan ve adeta yürüyen bir tarih.  Tarihsel bilgi birikimi ise kütüphaneler dolusu. Kitap kurdu . Öylesine okumayı seviyor ki, evinin bir odasını kütüphaneye çevirmiş.

Ve yine bir işadamı düşünün... Sıfırdan, sermayesiz, beş kuruşsuz girmiş iş hayatına.  Öncesinde iş hayatı hamallıkla başlamış. Evet , evet hamallık. Gebze'ye yerleşmeden önce köyünde, Giresun Yağlıdere'de fındık toplayarak, marabalık yaparak hayatla tanışmış. Sonrasında ver elini Gebze.  O da , Giresunluların bol olduğu Beylikbağı'na yerleşmiş önceleri.  Ardından ekmeğini çıkarmak için iş aramaya koyulmuş.

O, bugün tam tamına 800 insana  ekmek  veren bir iş adamı .  Bugün iş hayatında yirmiye yakın sanayi kuruluşuna personel , taşıma ve temizlik hizmeti veren dev bir firmanın 36 yaşındaki genç patronu  olmuş.

Ve temelinde hamallık yatıyor.  Kendi tabiriyle hamallık.

Anlayacağınız , hamallıktan 800 insanın patronluğuna yükselen örnek bir yaşam öyküsü, başarı hikayesi var Cemal Aydın'ın.  Belki de hayatı filmlere, romanlara konu olabilecek bir  başarı öyküsü taşıyor Cemal Aydın.

Gebze Cumhuriyet Meydanında, bir binanın dördüncü katında sekiz ofis personeliyle iş hayatına ve ülke ekonomisine katkı sunan Cemal Aydın'dan bahsediyoruz. Aydın Sosyal Hizmetler firmasının patronu Cemal Aydın'ın öyküsü herkese örnek olabilecek nitelikte.

Mütevazi, hoş görülü ve insan odaklı bir mizaç taşıyan Cemal Aydın'la ofisinde bir araya geldik. Makam odası da tarih kokuyor. Osmanlı sevdalısı Cemal Aydın'ın makam odasında dikkatimizi ilk çeken ise kılıçlar, ok ve balta oldu. Masası mini bir kitaplık. Kendine göre bir dünya kurmuş Cemal Aydın. İşine aşık. Konuştukça , o'nu dinledikçe  tarih sayfalarında yüzmemek elde değil.  O denli tarih bilgisne sahip. Bir de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan aşığı.

''Nasıl başladı iş hayatı, nasıl geliştiniz?'' diye soracak olduk ki, daha sorumuz  bitmeden . ''Hamallıkla, ilk hamallık yaptım.'' diye cevap verdi.

-Nasıl yani, anlamadım?

- Giresun'dan geldiğimde bir beyaz eşya mağazasında işe  başlamıştım. Beylikbağı'nda. Mağazada kamyon boşaltıyordum, buzdolabı vs. Hamallık yani. ''

Bunu anlatırken gülümseyerek devam etti , Cemal Aydın.  ''İki  ay sonra da o mağazaya müdür oldum.''

Evet, bugün 800 insana iş veren,  aynı sektörden 780 firmanın bulunduğu Gebze'de firmasını ilk ona sokmayı başaran  Aydın Sosyal Hizmetler patronu Cemal Aydın'la  iş hayatını, başarısını, hedeflerini, tarih ve siyaset konuştuk. Tüm bunların yanında elbette sektörel sorunlarını da dinledik.

İşte size  virgülüne dokunmadan Cemal Aydın sohbeti...

GÖLGE- Cemal Aydın kimdir?

AYDIN- 20 Aralık 1983 de Giresun da doğdum.  İlkokul, ortaokul, liseyi Giresun'da okudum. İmam hatip mezunuyum. Evliyim,  iki tane çocuk sahibiyim. 2008 'de Gebze’ye geldim, mağazada çalıştım bir sene kadar.  Beyaz eşya mağazasıydı. Nakliyeci olarak başladım , iki ay sonra mağazada müdür olarak devam ettim.  2008- 2009 krizinden sonra servis şoförlüğüne başladım.  Yaklaşık sekiz- on ay servis şoförlüğü yaptım,  bırakmak istedim çalıştığım firma bırakmamı istemedi.  ''Sana bir araba alalım sen bu işi yapmaya devam et'' denildi . Bu işi yaptım üç sene boyunca. Ticari hayatım 2010'da Ayşin gıda ile başladı. Araba alıp satmaya başladım bir dönem. İşler iyiye gidince P plaka alıp satmaya başladım. Bu işleri bir yıl boyunca takip ettim. 2014 ‘ ün Ağustos ayında Aydın Sosyal Hizmetleri kurdum.  Bu işe girerken büyük bir risk aldım , parası olmayan,  kıyıda köşede birikimi olmayan biri için zor.

GÖLGE- Ne vesile oldu bu işi yapmanıza?

AYDIN- Bir tane İKA firması benden   servis konusunda  destek istedi. Servislerini yaptım onların, baktım ne servisleri ne personelleri var. Personelleri de ben topladım. Bir büroları ,2 tane de bayan vardı onlarda. Servisi ben ayarlıyorum, personelleri ben buluyorum, parayı arkadaşlar alıyor,  bir düşündüm ben neden yapmayayım. Bir yıl kadar gözlemledim işi.  İKA prosedürünü pek bilmediğim için o zamanlar alt yapı olarak kendimi hazırladım. İş hukuku, işçi hukuku kitapları falan okudum.  2014'de başlamaya karar verdim. Başladık ama ne referansımız var, ne hiçbir firma bizi tanıyor, ne de hiçbir personel bizi tanıyor.

GÖLGE- İlk hangi firmayla çalışmaya başladınız?

AYDIN- İlk Modern Ambalaj'ın temizlik işini aldım. Orada servis yaptığım için temizlik işini bana verdiler. Otuzbin  metre kare kapalı bir alanı vardı , denetlenmesine altı günü vardı,  altı gün içinde yetiştirilmesi gerekiyordu. Vinçler kiraladık, temizlik makineleri kiraladık öyle başladık. Sonrasında Kervan Tur ’un işine başladık.  Bir müddet sonra Omex’in işini aldık. Sonrasında Sunman oyuncağın aldık. İşimizi düzgün yaptığımızı ispatlayınca, personelin ödemesini gününde yapınca, SGK'sını düzgün yatırınca reklamını zaten insanlar yapıyor. Daha sonra Ülker’in işini aldım.  Bütün Yıldız Holding’in Gebze bölümü bendeydi.

GÖLGE- Ülker büyük bir firma, oraya gelene kadar  ne gibi süre geçti?

AYDIN- On beş ay geçti.

GÖLGE- Ne zaman ''bu işi yapıyorum artık'' dediniz?

AYDIN- 2016 ,1 Ocak'ta daha çok yükselmeye başladım, benim için bir milat. 2017 de beş- altıncı aylarda yaklaşık 230 bin lira civarında paramız battı. Batırdıktan sonra ''artık bu işi yapıyorum'' dedim. Bugüne kadar nasıl oluyordu gördüm ama o gün en  kötüsünü gördüm. 2018 ‘ e gelindiğinde biz artık Gebze’nin ilk on firmasından biriydik. Borçlarımızı kapattık, kendimize bir ofis tuttuk. Memlekete ev yaptık. Arabalarımızı yeniledik. 2019’a  geldiğimizde burada kendimize bir ev aldık. Bir dernek kurduk Türkiye İş Adamları Derneği diye kurucu başkanıyım ben , sonra Gültekin bey ’e devrettim başkanlığı.

GÖLGE- Aydın Sosyal Hizmetleri açalım. Ne iş yapar, sektördeki alanları nelerdir?

AYDIN- Temizlik işi yapıyoruz, personel olarak yevmiyeci ya da daimi personel alıyoruz. Mavi yaka beyaz yaka , müdür seviyesinden hizmetli seviyesine her türlü personel istihdamı sağlıyoruz. Bunun yanında servis işi yapıyoruz.  Servis işini yaptığımız yedi-sekiz firma var.  2018 ‘in sonuna yaklaştığımızda Demirka’ yı da kadromuza kattık. Başka bir firmaydı biz onu satın aldık.  İki firma olarak şuanda otuz ’a yakın firmayla çalışıyoruz.

GÖLGE- Kaç personeliniz  var?

AYDIN- İki firma olarak güncel  870 civarında. Zaman zaman iki bin gördüğümüz olmuştur.

GÖLGE- Kaç araç var?

AYDIN-  İki firma olarak dokuz tane araç var.

GÖLGE- Sektörün ne gibi sorunları var?

AYDIN- İş kolu unvanın da yokuz. Bankaya gittiğimizde hangi işi yapıyorsunuz dediğinizde turizm otelcilik var , örneğin bizim bir iş kolumuz yok. En büyük sorun bir araya gelip bir STK olamamamız.

GÖLGE- Gebze de bu işi yapan kaç firma var?

AYDIN-  780 firma var. Bu işi yapan arkadaşlara şunu anlatamadım;  Ayeses diye bir firma var Fransız firması. Ayeses’in Türkiye de  88 bin  çalışanı var. Sadece Mecidiyeköy'de bir ofisleri var. Ve çalışan beş-on kişi. Kırk beş yıl önce kurulmuş bir firma. Gelmiş buradaki bütün büyük firmaları almış. Bizim yüz elli liraya alamadığımız işi , adamlar iki yüz elli liraya alıyor,  yüz elli liraya bize veriyor. Bizim sektörde her önüne gelen bir firma açmış , işi bilende bilmeyende, vergisini hesaplayanda hesaplayamayanda. Firmalar bizden şunu istiyor;  örneğin  Ekol’ e gidiyoruz görüşmeye iki milyon teminat mektubu istiyor. Diyorum kim kimden alacaklı , birinci günden itibaren ben senden alacaklıyım. Birisinin teminat mektubu istemesi gerekiyorsa benim senden istemem lazım . Batma ihtimali olan sensin ki , ben senden alacaklıyım. Adam neden bunu istiyor?  Vergi ödenmemiş daha önce bu işi yapan firmalar, SGK ödememiş,  üç beş ay , ya da bir sene sonra SGK onlara gittiğinden veya vergi dairesi onlara gittiğinden adamlar artık olayı ''siz teminat mektubu verin, eğer ödemezseniz biz bozacağız teminat mektubunu biz ödeyeceğiz.'' diyor.  Halbuki işi doğru düzgün yapsalar bizim o adamlardan teminat mektubu almamız gerekiyor. Sektörün en büyük problemi hiç alakası olmayan insanların bu işi yapmaya çalışması. Adam memleketinde çobanlık yapıyor, geliyor buraya bu işi yapıyor.

GÖLGE- Birlik beraberlik olmaması da bir sorun mudur? Yedi yüz seksen firmadan kaçını tanıyorsunuz?

AYDIN- En büyük sorunumuz bu.  Firmalardan da yüz’ e yakınını tanırım. Aşırı kopukluk var. Yerel yönetim hiç ilgilenmiyor bizimle.

GÖLGE- Ne beklersiniz yerel yönetimden?

AYDIN- Biz daha önce Tahir Bey’e (Büyükakın) de söyledik,  mesela bizim sekiz-dokuz tane plakalarımız var, şirket plakaları . Oradaki sıkıntımız şu ; bir uygulama yapılıyor,  kendi personelimi götürdüğüme dair personelin hizmet listesi karşılaştırılıyor. Bu kamu memuru hizmet listesini incelemeyi bilmiyor , doğal olarak adamın işi değil. Hizmet listesinde benim sekiz yüz yetmiş kişim var. O aracı o gün kullanan on kişi var,  bu sorunumu belediyeye de anlattım. On kişi var o aracı kullanan ama alfabetik sıralama yoktur hizmet listesinde işe giriş tarihine göre sıra vardır. Adam arayıp duruyor , bu sabahta uygulamaya takıldı arabam,  on kişinin kontrolü yaklaşık yarım saat sürüyor. Dolayısıyla fabrikaya geç gidiliyor. Fabrika yarım saate iki yevmiye kesiyor benden.  Fabrika ceza kesiyor iş kaybı olarak. Ben bunu kimseden kesemiyorum. O günümün karı iki yevmiye zaten, o gitmiş oluyor. Daha önce yerel yönetime şöyle söyledik : ''Arkadaş girdiğinde bizi göndersin,  biz saat dokuzda getirelim kimliklerin resmini çeksin,  bir dakikasını alır. Biz daha sonra dokuz da on da getirelim yoksa sigortası ceza yazsın ya da aracı iptal etsin , plakayı iptal etsin hiç önemli değil. Servisler odasının bastırmasından da  biz üvey evlat muamelesi görüyoruz  KocaeliBüyükşehir tarafından. Bir araya gelsek aslında çok büyük bir kitleye hitap ediyoruz.  Geçen sene yirmi firmayı topladığımda yirmi bir bin personel’ e hitap ediyorduk.  Az önce anlattığım bazı firmaların yanlışlarından dolayı fabrikanın gözünde çakal, personelin gözünde dolandırıcı pozisyonundayız. Halbuki o kadar riskli ve zor bir iş yapıyoruz. Zaman zaman düz bir personel olsaydım , üç bin liraya çalışsaydım dediğim oluyor.

GÖLGE- Şuan ülkenin  ekonomik durumunu nasıl değerlendiriyorsun? Firmanıza bunun yansıması nasıl oluyor?

AYDIN- 2001’den daha kötü.  Geçen sene 4.70 den 2018’in sonunda 5.10 dan aldığımız mazotu 6.40 dan alıyoruz şuanda. Yaptırdığımız trafik sigortaları yüksek. Araçlar olarak bakarsak 24 bin olarak sadece kışlık lastiklere verdik. 25 bin lirada yazlık lastiklere verdik. 50 bin liraya yakın sadece lastiklere verdik. Otuz kişi verdiğim firmaya üç kişi zor veriyorum şuanda. İnanılmaz bir kriz var.

GÖLGE- Asgari ücretin artmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

AYDIN- Gebze Belediyesi zabıtaya bin liraya yakın sosyal denge parası veriyor. Yeğenim zabıta müdürü oradan biliyorum. Zabıta müdürü  4 bin 750  maaş alıyor ama,  sosyal denge dört yedi yüz elliye yetmiyor bin lira da belediye veriyor. Buranın sosyal dengesi 5 bin 750 . Halbuki bu adamlar dolmuşa para vermiyor, belediyenin sosyal tesisine para vermiyorlar, belediye otoparklarını bedava kullanıyorlar v.s  .Bir taraftan askeri  iki bin üç yüz yirmi dört lira  alıyor. Bu adam dolmuşa da para veriyor,  ona da buna da veriyor,  onun bir sosyal dengesi yok zaten.  Bana göre askeri ücret üç bin liranın üstünde olması lazım minimum. Ama işverenin maliyeti beş bin lira oldu. On bir kişi çalıştırıyorduk , ofiste yedi kişiye düştük. Vergi ve vergi faizleri çok yüksek.

GÖLGE- Aydın Sosyal Hizmetler'in bundan sonra ki hedefleri nelerdir?

AYDIN- Şuanda ilk on firmayız. Kolay kolay hiçbir firma kendi ismini veremiyor . Aydın benim soy ismim zaten. Hedefimiz bunu büyütmek. İlk üçün içine girmeye çalışmak , zor mu zor olacak . 2021 ‘ in sonunda ilk üçte olacağız.

GÖLGE- Neye göre olacağız diyorsunuz?

AYDIN- Başta personele göre. Bu işi yapan firmaların içinde herhalde patronları olup işin işvereni tarafında olup personeliyle halı sahaya giden, personeliyle sabah kahvaltısına giden, personelinin servisini çeken benden başka yoktur. Bizde sekreter olayı yok, buraya gelen herkes benimle görüşebilir,  herkes beni her saat arayabilir. Bu personel bana çalışıyorsa gece üçte atıyorum hastaneye gitti,  başkasından para istemeyecek beni aramalı . Bende alacağı var çünkü, o insanın benden alacağı varken başkasından borç almaması lazım. Bir Japon atasözü ‘’ İnsanın reklamını insan yapar’’ Çinliler de ‘’ Siz insanı kazanırsanız insan size parayı kazandırır’’ diye söyler. Bizim önceliğimiz para kazanmaktan ziyade,  evet para kazanmak için bu işi yapıyoruz o ayrı , ama en önemlisi insanı kazanmaya çalışıyoruz , kazandığımızı da düşünüyorum.

GÖLGE- Uzun süreli çalışanlarınız oldu mu , varsa ne kadar zamandır çalışıyor?

AYDIN- Başladığım günden bu yana yevmiye olarak gelen personelim çok. Herhalde  50  civarı kişi.  2014 den bu yana gelen personelim var , belki daha fazla. Motive ediyoruz onları ayın elemanı yapıyoruz , çeyrek altın veriyoruz. Bu işi yapan İKA firması,  taşeron olup personele ramazan kumanyası veren tek firmayız. Adam bizde bir gün çalışmış bizim adamdan kazancımız yedi lira , biz ona da katkı sunduk , kumanya verdik. Personellerimle tek tek kandilleşirim kandil simidi dağıtırım. Bizde insanlar para kazanma aracı değil. Bu zamana kadar hiçbir personelimin karşısında elimi cebime atarak konuşmadım, bacak bacak üstüne atarak konuşmadım, hiçbirini dinlememezlik yapmadım.

GÖLGE- Prensipleriniz nelerdir ofiste?

AYDIN- Buraya başlatmadan önce hepsine  söylemişimdir;  elinizde kahve televizyonun karşısında veya bilgisayarın karşısında Youtube, Facebook gibi sosyal ağlarda takılıp şarkı dinleyerek para kazanıyorsan sahadaki personel sayesinde. Muhtemelen o esnada personel soğuk bir depoda veya çok sıcak bir fabrikada çalışarak bize bu imkanı sağlıyor. Bizde asıl olan sahadaki personel. Değil ofiste çalışanlar benden daha üsttür. Biz onların karşısında ne kadar el bağlarsak, onların bize dönüş saygıları da öyle oluyor.

GÖLGE- Bir çok İKA firmaları yabancı kökenli isimler verirler. Soyadını- adını kullanan pek olmaz. Siz neden soyadınızı seçtiniz?

AYDIN- Günübirlik düşünmedim , uzun vade düşündüm. Benim gelenekçi bir yapım var. Tam bir Türk hayranıyım. Bir başka isim devir alacak olsaydım,  çok büyük de olsaydı firma,  isim hakkı para eden bir firma dahi olsaydı , ben onu değiştirir bir Türk ismi yapardım. Benim kültürümden olması lazım . Sonuç olarak personel Türk yabancı değil, işimiz Türkiye 'de,  bence Türk ismi olması lazım.

 GÖLGE- Dünya görüşünüz nedir? Siyasi yelpazenin ne tarafında durursunuz?

AYDIN- Peygamber efendimizin buyurduğu gibi, '' iki kapılı bir hanın bir kapısından girdik çıkacağımız kapıya doğru yürüyoruz''. Kapı yakın mı , uzak mı onu bilmiyoruz. Bir çok hayır kurumuna sponsoruz. İyi ki bu sektördeyim. Farklı hayat hikayeleri dinliyorum. Bu zamana kadar dinlediğim hayat hikayelerini anlatsam beş tane roman çıkar. Çok şaşırdığım, garip gelen, halimize şükretmemiz gereken öyle hayat hikayeleri görüyoruz ki , bazen kendimi yüz elli yaşında hissediyorum. İşimin bana kattığı bir şey var.  Eskiden Osmanlı'da Ruhi İlmi diye bir ilim varmış kadıları okuturmuş karşısındaki insanın jest-mimiğinden , konuşmasından doğru mu yalan mı ya da hangi karakterde olduğu anlaşılırmış,  şimdi İngiliz istihbaratı okutuyor. Biz bunu burada hayat okulunda çok fazla personelle görüşe görüşe edindik.  Ben daha çok insanlarda bir şeylere vesile olduğum için mutlu oluyorum. Kendime ait küçük bir iş kurabilirdim veya fabrikada çalışabilirdim,  gene geçimimi sağlardım ama , burada çok farklı insanlara dokunuyorsunuz işin en güzel tarafı bu.  Büyük AVM'lere gidiyorsunuz mağazanın önünden geçiyorsunuz ve içeride ki ürünü siz etiketlemişsiniz. İşimin en çok gurur duyduğum tarafı bu. Giresun’un Yağlıdere ilçesinde yaşıyorum İstanbul’a geliyorum,  örneğin Siemens ’in ampullerini  yapıyoruz , dünyanın neresine giderseniz gidin Siemens’in  tasarruflu bir lambası varsa takılı olan,  ona benim elim değmiş. Dünyanın neresine giderseniz gidin Saklıköy bisküvisini yiyorsanız orada biz varız. Mesela birisi Kars’tan gelmiş normal bir yaşam sürseniz, yaşama şansınız hiç yok ama siz bir şekilde tabi ki rızık Mevla dan ama vesile sizsiniz. İşin sevdiğim tarafı çok farklı insanlara yardımcı olabiliyor olmam.

GÖLGE- Sporla aranız nasıl?

AYDIN- Amatörde futbol oynamıştım.  Çokta iyi satranç oynarım ,Giresun birinciliğim vardı satrançta. IQ seviyeme güvenirim. Hala da devam ediyorum futbol oynuyorum, voleybol oynuyorduk önceden, şimdi oynayacak ortam yok.  Önceki yıllarda çok iyi tiyatro yapıyorduk, şimdi onu yapamıyorum, zaman zaman fırsat buldukça izlemeye gidiyorum.

GÖLGE- Müzikle aranız nasıl? Çalar mısınız bir şeyler?

AYDIN- Bir hafta oldu bağlama kursuna yazılalı. Çok merakım var. Bağlama ve gitara çok ilgim var , özellikle elektro gitara gençlik yıllarımda çok ilgim vardı , Anadolu rock dinliyordum. Şimdi bağlama çalsam elimden bırakmam gibi geliyor.  Bugüne kadar yazılmamamın , öğrenmememin sebebi olarak kitap okuyamazdım diye düşünmek oldu. İlgi alanını kaydırır o tarafa diye düşündüm.

GÖLGE- Kitap okumayı sever misiniz?

AYDIN- Çok kitap okurum.  Orta ikiye giderken bir edebiyat öğretmenimiz vardı. Aşık Veysel’in köylüsü akrabasıydı bir gün dedi ki bu   kitabı  okuyana yüz vereceğim. Bende okurum dedim. Yavuz Bahadıroğlunun bir kitabıydı ilk okuduğum kitaptı beş yüz dokuz sayfaydı. Yüz verdi. Bir kitap daha verdi onu da okudum bir yüz daha aldım. Üçüncüde dedi bir yüz daha veririm bu kitabı da oku. Bende okurum ama artık yüz istemiyorum hatta vereceğiniz yüzleri silin. Neden dedi. Bende kitap okumayı sevdirmek için birini arıyordunuz buldunuz şimdi bu kitaplar rüşvetle okunuyormuş gibi oluyor demiştim. Tarihi çok seviyorum. Tarih okumayı çok seviyorum.  Felsefe okumayı severim. Yabancı yazar okumuyorum. İş yerimde, arabamda, evimde her yerde kitap vardır.

GÖLGE- Aile hayatınız nasıl?

AYDIN- Sabah işe çıkarım akşam eve giderim. Kahve kültürüm yoktur. Genellikle evde geçer zamanım. Çocuklarımla beraber kitap okurum.

GÖLGE- Sizde öğretmeniniz gibi çocuğunuzu ödüllendiriyor musunuz?

AYDIN- Hayır. Çocuk zaten sınıf birincisi,  ama ben hiçbir hediye almadım, çocuk rüşvetle okumamalı. Onun yapması gereken şey zaten.

GÖLGE- Gebze’nin ne gibi sorunları var? Biraz da siyaset konuşalım.

AYDIN- Koyu bir AK Parti'liydim. Tam bir Tayyip Erdoğan fanatiğiydim. Ama belediye tarafından artık AK parti de olmaması lazım diye düşünüyorum. Belediye başarısız.  Gidip özel kaleminden, sekreterinden günlerce randevu beklememeliyim. Biz burada yaşıyoruz, çalışıyoruz burada binlerce insana hitap ediyoruz ben ulaşamıyorsam halkın uzaktan yakından ulaşacağını sanmıyorum. Sadece seçim günü benimle kahvaltı yapacak başkan istemiyorum.

GÖLGE- Beylikbağı ilçe olmalı mı? Mahalle olarak her yerden büyük.

AYDIN- Olabilir çok daha fazlası var,  ama Beylikbağı biraz köy gibi kaldı. Yavuzselim’e bakıyorsunuz köy gibi. Siz bir yeri geliştirmezseniz gençleri otokontrol yapamazsınız. Mutlukent'te hiç duyuyor musunuz uyuşturucu kullanılıyor gibi,  ya da Çagdaşkent'te, Osman Yılmaz da, Mustafapaşa da duymuyorsunuz.  nerede duyuluyor  Hürriyet Mahallesi'nde . Niye ?Geliştirmediniz o semti öyle bıraktınız. Gençlere faaliyet vermediniz ya da, iş imkanı sağlamadınız. Gebze'de artık oduncu kalmadı ama,  Hürriyet Mahallesi'nde daha bu sene doğalgaz yeni yeni gelmeye başladı. Giresun'da Yağlıdere’ye  geldi , Hürriyet Mahallesi'ne gelmedi komik.

GÖLGE- Ülkenin sorunları nedir?

AYDIN- Ülkemizin ağırlaştırılmış sanayiye geçmesi lazım. Bana göre en büyük sorunu bir örnekle anlatayım ; Turgut Özal başbakanlığı döneminde Japonya'dan heyet getirmiştir. Japonbilim adamları Türkiye’ yi bir ay boyunca gezmiştir , sonra Turgut Özal’a bir rapor sunmuşlar. ''Bu ülke de tarım yapılabilir,  tarımla bir buçuk milyon insana bakılabilir, ağır sanayi yapılabilir , hepsinden önce tarih şuurumuz yok'' denmiş. Özal şaşırır ve sorar, ''Nasıl yani ?''  Japonlar  der ki, '' Bizde  okula giden çocuğa , okula gitmeden önce beş yaşına geldiğinde önce alır Hiroşima’ya götürülür ve anlatırız ' siz okumazsanız böyle olacak '' Sizin çocuklarınızı ilk önce Çanakkale’ye götürmeniz lazım ''derler. Bana göre  toplum olarak hafızası silinmiş bir milletiz.Dedesinin mezar taşını okuyamayan bir milletiz,  bizim özümüze dönmemiz lazım. Özümüze döndüğümüzde sanayi yapabiliriz. Özümüze dönmeden ancak özenti oluruz. Taklitlerde hiçbir zaman aslını yaşatmayacaktır.  Avrupalıya özenerek Avrupalı olunmaz.

GÖLGE- Sizi okuyanlara, iş hayatına atılmak isteyenlere neler söylemek istersiniz?

AYDIN- Öncelikle bir şeye inanmak lazım. İnandığınız şeyin arkasından gidin. Ben bu işe girerken zarar edeceğimi düşünerek girdim, batmayı göze aldım, bir lira dahi param yoktu.  Bugün Elhamdülillah,  şirketimi devir almaya geldiler , üç buçuk milyon istedim onun altına da vermem, satmayı da düşünmüyorum şuan. Bu işe inandım. İnsanın özgüveni olması lazım. Birisi bir işte başarılı ise sende olabilirsin.

 

 

YORUMLAR

Lütfen Resimdeki kodu yazınız