ÇÖLYAK HASTALARININ DİKKAT ETMESİ GEREKENLER

14 Mayıs 2025 Saat: 10:39
ÇÖLYAK HASTALARININ DİKKAT ETMESİ GEREKENLER
ÇÖLYAK HASTALARI, ÖMÜR BOYU GLUTENSİZ DİYETLE SAĞLIKLI YAŞAYABİLİR

Glutensiz beslenme günümüzde birçok kişi tarafından tercih edilen bir yaşam tarzına dönüşmüşken, aslında bu tercihin bazı bireyler için hayati bir zorunluluk olduğunu unutmamak gerekiyor. Çölyak hastalığı hakkında farkındalık yaratmak isteyen Bayındır İçerenköy Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Tolga Şahin, bu hastalığın sadece sindirim sistemiyle sınırlı kalmayan, çok sayıda sistemi etkileyebilen ciddi bir otoimmün rahatsızlık olduğunu vurguladı.

Çölyak hastalığı; buğday, arpa, çavdar ve yulaf gibi tahıllarda bulunan gluten proteinine karşı bağışıklık sisteminin verdiği anormal yanıt sonucu ortaya çıkıyor. Genetik yatkınlığı olan bireylerde gelişen bu durum, ince bağırsağın özellikle duodenum ve proksimal jejunum bölgelerinde kalıcı hasara neden oluyor.

Kadınlarda erkeklere oranla iki kat daha sık görülen çölyak hastalığı, birinci derece akrabalar arasında da 10 kat daha fazla risk taşıyor. Hastalığın bulaşıcı olmadığını vurgulayan Bayındır İçerenköy Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Tolga Şahin, “Çölyak hastalığı genetik ve çevresel faktörlerin bir araya gelmesiyle ortaya çıkan bir tablodur. Tanı almış bireylerde mutlaka aile taraması yapılmalıdır” dedi.

BELİRTİLER GÖZDEN KAÇABİLİR

Hastalığın en yaygın belirtileri arasında yağlı, kötü kokulu ishal, kilo kaybı, karın şişkinliği, iştahsızlık ve demir eksikliği anemisi yer alıyor. Ancak çölyak hastalığının her bireyde aynı belirtileri göstermediğini belirten Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Tolga Şahin, “Çölyak hastalığı, sadece sindirim sistemiyle sınırlı değildir. Baş ağrısı, yorgunluk, açıklanamayan infertilite, tekrarlayan düşükler, menstrüel düzensizlikler ve kemik erimesi gibi farklı sistemleri ilgilendiren belirtilerle de karşımıza çıkabilir” diyerek, hastalığın çok yönlü doğasına dikkat çekti.

TANI SÜRECİ DETAYLI DEĞERLENDİRME GEREKTİRİYOR

Tanı sürecinde ilk aşama, klinik şüpheye neden olan semptomların değerlendirilmesiyle başlıyor. Ardından Anti-transglutaminaz, Anti-endomisyum, Anti-gliadin ve Anti-deamine gliadin gibi oto-antikor testleri yapılıyor. Ancak bu testlerin negatif çıkması, hastalığın olmadığı anlamına gelmiyor.

Tanıda altın standart ise endoskopiyle duodenumdan alınan biyopsi. İnce bağırsak dokusunda villuslarda atrofi, kript hiperplazisi ve intraepitelyal lenfosit artışı görülmesi, çölyak tanısını doğruluyor.

Hastalığın 4 farklı klinik tipi bulunduğunu belirten Dr. Şahin, bu nedenle yalnızca klasik semptomlarla seyreden vakaların değil, sessiz veya atipik formların da değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı.

GLUTENSİZ DİYET TEDAVİNİN TEMELİ

Şu an için çölyak hastalığını ortadan kaldıran bir ilaç tedavisi bulunmadığının altını çizen Doç. Dr. Tolga Şahin “En etkili ve güvenli yöntem ömür boyu glutensiz diyet uygulamak. Buğday, arpa, çavdar ve yulaf gibi tahıllar diyetten çıkarılarak yerine pirinç, mısır, patates gibi glutensiz gıdaların tüketilmesi öneriliyor” dedi.

Dr. Şahin ayrıca hastalığın tedavisi hakkında şunları söyledi: “Hastalarımıza glutensiz diyetin bir tercih değil, yaşam tarzı olduğunu anlatıyoruz. Diyet uyumuyla birlikte hem semptomlar geriliyor hem de ince bağırsakta oluşan hasar zamanla iyileşebiliyor.”

YORUMLAR

Lütfen Resimdeki kodu yazınız