Üç yıl önce ; Şener GYD'nin sponsorluğunda okurlarıyla buluşan ilk ve (şimdilik) tek kitabım ' Malta Gezgini ' ile bir çok kitap fuarında yer aldım. Daha doğrusu kim davet ettiyse, o ateşle heybemi hazırlayıp koşa koşa gittim.
Gazetecilik mesleğinde 47 yılı devirmeye ramak kala , Malta Gezgini'nin ruhumu saran heyecanı , kamuoyunda estirdiği rüzgar , çok farklı içeriği nedeniyle gördüğü ilgi , öylesine derinden mutlu ediyor ki beni , anlatmak için dağarcığımdaki kelimeler kifayetsiz kalıyor bazen.
Mutluğu yaşıyorum , yaşatanlarla birlikte.
Özellikle Gebze, Darıca, Çayırova Belediyelerimiz her kitap günlerinde, kurdukları kitap fuarlarında davette ihmal etmediler. Davete icabet ettiğimde gördüğüm alaka, edebiyata dair sohbetler, genç neslin ilgidarlığı ve hevesi ise mutluğumu zaman zaman tavan yaptı. Yazanla okuyanı buluşturan yerel yönetimlere bu vesileyle bir kez daha teşekkür etmiş olayım.
Bir diğer mutluluk kaynağıma daha doğusu övünç hazineme gelince ; şöhretleri, bu yöndeki başarıları beni geçmiş olan iki isim. Katıldığım her kitap fuarında kesinlikle karşılaştığım ve mutlu olduğum o soru ...
- Erdal Sarıçam neyiniz oluyor?
- Eray Sarıçam'ın neyisiniz?
Zira, bu iki isim ; eserleri, etkinlikleri , tanınmışlıklarıyla edebi cenahta beni geçmiş durumdalar. 'Boynuz kulağı geçer.'' misali.
Ve bu iki isim benim gurur kaynaklarımdır. Çünkü yazmak, eser üretmek, yazarak anlatmak, kalem tutmak, yazarken yaşamak , tarihe not düşmek, meselelere yazıyla şahitlik etmek Erdal Sarıçam ve Eray Sarıçam'ın genlerin de var. Övünmek gibi olmasın da birisinin ağabeyi, diğerinin babasıyım.
Hazır 'boynuz kulak' meselesinden konu açılmışken , bir de şu ' Evin danası evin öküzü ' kökünü irdeleyelim.
Malum, bizim milletin yaygın kanısı vadır. Bir insan ağzıyla kuş tutsa, harici'den madalyalar alsa, kırmızı halılarla karşılansa, cüssesinin darası kadar altına boğulsa bile , o insan dahili'nde maalesef hak ettiği ilgi ve değeri göremediği oluyor. Bu duyguyu yaşamayan hane yoktur ülkemizde.
Konuya siyaseten, yerel yönetimlere yönelik de bakabilirsiniz.
''Evin danası, evin öküzü olmaz.''
Ancak , bugün geldiğimiz noktada sevindirici gelişmelerin olduğunu söyleyebilirim. Artık evin danası evin öküzü değil , şehrin değeri olabiliyor.
Evet... Değer buluyor, ilgi görüyor, kıymet biçiliyor, hak ettiği mükafatla karşılaşabiliyor. Tıpkı Gebze Belediyesi'nin düzenlediği 'Bizim Yazarlar Kitap Tanıtım Günleri '' etkinliği gibi.
Biraz açayım...
Yukarıda dedim ya ; Belediyelerimizin davet ettiği tüm fuarlara katıldım.
Şimdiye kadar gördüğümüz , yaşadığımız , şahit olduğumuz şuydu ; Belediyeler kitap fuarı düzenlediklerinde ülke çapında tanınmış çaplı veya çapsız 3-5 yazar-çizer, lafazan vs. davet edilir, şehrin her yanı onların boy boy afişleriyle donatılır, korkunç el üstünde tutulur, yedirilir içirilir, emek harcırahını verilir, alkışlarla gönderilir.
Aynı fuara bizim yerel yazarlar da ' yer dolsun, gönül olsun ' mantığı ile adeta figüran olarak davet edilir / edilir-di. Yani evin danası... Gün boyu aç susuz , besleme gibi, yetim misali kenarda , ama bütün samimiyet ve heyecanıyla görevini eda eder'di-eder'dik.
Oysa dün çok ama çok farklı bir etkinlikle karşılaştık. Gebze Belediyesi'nin düzenlediği ''Bizim Yazarlar Kitap Tanıtım Günleri'' başlı başına alkışlanacak bir etkinlik olarak ilk oldu.
Neden?
Çünkü etkinliğin isminde bile yazarına sahip çıkma, sahiplenme güdüsü var.
'' Bizim Yazarlarımız'
İsmin güzelliğini görebiliyor musunuz? Sahiplenmeyi, samimiyeti, ilgiyi, değer vermeyi, candan ev sahipliğini ve gerçek belediyecilik mantığını anlayabiliyor musunuz?
İşte bu... Bir yerel yazarın istediği tek şey bu.
Sadece kendi kentinin yazarlarını bir araya getirmek, onları kent'e can verenlerle buluşturmak, bir yazarın beklediği hayalidir aslında. Bunu bölgemizde ilk başlatan Zinnur Büyükgöz'ün kaptan köşkünde oturduğu Gebze Belediyesi oldu. Kolay kolay alkışlamadığım Başkan Büyükgöz'ü bu hassasiyeti ve önemli kararından dolayı tüm içtenliğimle, kocaman alkışlıyorum.
Tabii böyle organizasyonlarda bir de görünmeyen asıl kahramanlar var. Dün yaşadığımız ve bugüne kadar alışık olmadığımız gelişmeler, hizmet, organizasyon başarısı sadece benim değil , tüm yazar arkadaşaların dikkatini çektiği gibi , takdirini de aldı.
Mesela ;
1- Çok temiz, çok sistemli bir fuar alanında kendimizi bulduk. Masalar bembeyaz örtülerle kaplanmış, yazar isimlikleri yerini bulmuştu.
2-Her yazarın masasının altına önceden bir büyük koli içme suyu konulmuştu. ( Bunun ne kadar önemli olduğunu yaşayan bilir.)
3-Fuar Koordinatörü Ayşe Polat Öğünç Hanım ve ekibi, adeta kendilerini seferber etmişlerdi. Bütün nezaket ve saygılarıyla sık sık yazarların masalarını dolaşıp bir eksiklerimiz , ihtiyaçlarımız olup olmadıklarını soruyorlardı. ( Bu da pek alışık olmadığımız bir ev sahipliğiydi)
4- Gün boyu bir kaç kez, büyük çay makinesi kuruldu. Yazarlar ve misafirler dilediğimiz kadar çay içtik , ikram ettik. (Bir çok fuarda bu hizmet yoktu, olan yerde de çay ocağında para ile satılırdı.)
5- Öğlen vakti fuar görevlileri masaları tek tek gezerek bütün nezaketleriyle , '' Efendim, yemeğiniz geldi , müsait olduğunuzda üst katta yiyebilirsiniz.'' hatırlatması , tam anlamıyla biz yazarlarda şok etkisi yaptı. Hiç görmediğimiz, yaşamadığım bir durumdu bu. Hatta stant komşum Yazar Cengiz Ceylan Hoca ile göz göze gelip şaşkınlığımızı istem dışı , dışa bile vurduk.
6-Başka bir görevli ise müsait olan yazarları tek tek odasına davet edip, '' Belediyemiz kitabınızdan bir miktar satın alıyor. Ödemesini yapacağız. Lütfen bu evrakaları doldurur musunuz '' şeklinde bilgi verdikten neredeyse beş dakika sonra , her yazarın hesabına kitap bedelleri gönderildi.
Toparlayayım....
Bu anlattığım altı maddeyi daha önce hiç bir belediyenin, hiç bir etkinliğinde yaşamamış olan '' Bizim Yazarlar'' ın mutluluğunu , kimse kolay kolay idrak edemez. Şehrin erk'i tarafından kendilerine sahip çıkıldığını görmek , karşılaştıkları samimiyet ve yaşadıkları kıymet-i harbiyesi, bizim yazarların belki de 'evin danası' kavramının dışına çıktıkları gün oldu.
Umarım; Gebze Belediyesi'nin ' Bizim Yazarlar'a yönelik başlattığı bu değişim, Kocaeli'deki belediyelere örnek olur.