Sürekli filmleri izleyip evdekilere saldırıyordum. Annem ve babamda ''enerjisi çok yüksek '' deyip, o zamanlarda mahallede karate salonu açılıyor , Adnan Şamdan’ın ikinci kulübüydü. Bir sene sonunda salondaki doksan dokuz kişi karateyi bıraktı , bir tek ben kaldım ve devam ettim.
On iki, on üç yaşlarında spordan sıkıldım, bırakmak istedim eve gelip anneme gitmek istemediği söyledim, o ara annemde evde et kesiyordu. Sert bir tepki ile ''ne diyorsun sen'' diye üstüme gelip ''hemen antrenmana gidiyorsun yoksa seni doğrarım'' dedi.
2014 yılında ise Dubaiye transfer oldum. Bir buçuk, iki yıl kadar orada yaşadım. O esnada da yarışlarım oldu. Dünya'da karate de uluslararası transfer yoktur, ben ilk oldum.
Maddiyat önemli . Üniversite döneminde sıkıntılar yaşadım, hatta tekrar bırakmaya kadar gidiyordum. Dereceler yapmaya başlayınca Sakarya’ya transfer oldum ve hayatım değişti. Sakarya’nın yeri bende başka.
Çaktırmadan arada sert vuruyordu. Art niyet olduğunu anlayınca çocuğa sert vurdum , altıncı puanı aldım , arkamı döndüm , adam arkadan bir vurdu gözümü revirde açtım. İlk ve son dayak yememdir. Bayılmışım.
Çocuklar dövüşüyordu kendi aralarında antrenman yapıyorlardı. Çocuk partnerini yendi ve Serkan Yağcı kazandı diye bağırdı, ben bunu duydum ve duygulanmıştım. Çocuğun yanına gittim sen Serkan Yağcıyı mı örnek alıyorsun dedim. Evet onun gibi şampiyon olacağım demişti.
Burada daha önce kamp yapmıştık, burayı beğenmiştim , spor için uygun olduğunu düşündüm burayla görüşmeye başladım teklif verdim ilk önce kapalı alanlarla başladık o dönemlerde yarışıyordum hala ama takipteydim.
Özellikle (Covid 19) döneminde sporun çok büyük bir etkisi var. Gereksiz bir şey gibi değil de, gereklilik olarak görüp yapsınlar. Bir de sporcuları sevsinler. Sporcular bütün kötü enerjisini sporda atar kimseye zararı da olmaz.
Annesi et keserken sporu bırakacağını söyleyen oğluna ''Bırakırsan bak seni bu bıçakla doğrarım'' demeseydi , belki de bugün o'nu biz dahil hiç kimse tanımayacaktı. Ya da hocası Adnan Şamdan , ''Sende büyük yetenek var, sakın spordan kopma, ileride Dünya şampiyonu olacaksın.'' sözleriyle motive etmesydi, belki de yine kimse bilmeyecekti Serkan Yağcı ismini.
Bu iki olay çocuk yaşta karate sporuyla tanışan Serkan Yağcı'nın geleceğine yön veren anılar olarak Yağcı'nın us'unda duruyor. 20 yıl önce karate aşkıyla girdiği spor salonundan Dünya'nın dört bir yanında ay yıldızlı bayrağımızı göndere çektireceğini kendisi de bilmiyordu o yıllar. Karate sevdası içini kavururken, yeteneğini keşf eden milli antrenör Adan Şamdan oldu. Bir hevesle başlayan karate aşkı , o'nu yıllar içinde Dünya'nın tanıdığı Şampiyon Serkan Yağcı yaptı.
Öyle böyle karateci değildi. Yetenek fışkırıyordu kuşağından. Döner tekmesi dillere destan olmuştu her müsabakada. Boylu postlu oluşu , çevik ve hızlı hareket kabiliyeti, disiplinli spor yaşamı, anne-babasının sınırsız desteği, karateyi çok sevmesi, o'nu Serkan Yağcı yapmıştı.
Sıradan bir karateci veya sıradan bir Serkan Yağcı olmayacağı daha ilk Avrupa müsabakasında kendini gösteriyordu.. Rakibini 20 saniye içinde diskalifye edişiyle Türk bayrağı istiklal marşımız eşliğinde gönderde yerini alırken, Yağcı'nın boynunda da ilk Avrupa şampiyonu madalyası duruyordu. Mutluluk ve gurur gözlerinden küçük damlacıkları aşağı boşaltırken , içinden annesine dua ediyordu. Serkan Yağcı artık Avrupa şampiyonudu.
Elbette kolay çıkmamıştı o kürsüye. Yıka yıka, vura vura, eze eze ilerliyordu Serkan Yağcı. Heybetli yapısına inat yüzünden eksik etmediği tebessüm , O'na farklı bir sporcu kimliği de kazandırmıştı. Yüzünden yansıyan gülücüklerle deviriyordu önüne çıkan her bir rakibi. Türkiye'de kazanmadığı müsabaka yoktu, klüpler peşinden koşuyor, iki yılda bir gerçekleştirdiği yeni transferlerle de ekonomisini güçlendiriyordu. Devlet, Serkan Yağcı'nın her başarısında ödüllere boğuyor, yüzlerce altını Yağcı'nın kesesine koyuyordu. Hem sporda, hem de ekonomide güçlenen bir Serkan Yağcı ismi dilden dile dolaşırken, kimi gençlere model oluyor, çoğu rakibinin de korkulu rüyası.
Yıllar su gibi akıp giderken bu kez Türkiye'ye Dünya'dan seslendi Yağcı. Dünya Şampiyonası'nda yine ay-yıldızlı bayrağımızı çektirdi en yükseklere. O artık Dünya Şampiyonu Serkan Yağcı'ydı. İsmi Dünya'da bilinen, hayran kitlesi artan , ödüllere boğulan bir Serkan Yağcı vardı artık. Dünya basınının manşetlere taşıdığı , röportajlar yapmak için günler önceden sıraya girdikleri Yağcı , ismini bu kez altın harflerle bir kez daha yazırdı. O bu kez Olimpiyat Şampiyonuydu.
Avrupa, Dünya ve Olimpiyat Şampiyonu , Milli Kareteci Serkan Yağcı bir yıl önce dövüşmeyi bıraktı. Fakat spordan hiç kopmadı. Şu sıralar sahibi olduğu Sporköy'de binlerce yeni sporcu yetiştiriyor. Yetenekli gençlere ücretsiz kurslar veriyor. Yine ülkemize yeni Serkan Yağcılar kazandırmaya çalışıyor.
Sporun tam içinde ama ticaretin de tam ortasında yaşayan şampiyonla bilinmeyenleri konuşmak, başarı hikayesini dinlemek için bir araya geldik. Bayramoğlu'nda eski ismi Basın Tatil Köyü olan tesisin işletmeciliğini alıp ismini Sporköy yapan Yağcı 'ya aklımızda olan her şeyi sormaya niyetlendik. Tam da randevulaştığımız saatte oradaydık.
Sporcu olduğu fiziğinin her açısından belli olan Dünya Şampiyonu karşımızdaydı . Bir şampiyondan beklenmedik mütevazilik, sohbetinin her cümlesinde yansıyan gülen yüzü samimiyetini de gösteriyordu. Dövüşmeyi bıraktıktan sonra spor adamları yetiştiren, ticaretle iştigal eden Yağcı'nın siyasete ilgisi ilerleyen dakikalarda ortaya çıkıyordu.
''Ben milliyetçiyim '' diyen Serkan Yağcı, teklif geldiği takdirde aktif siyasette yer almayı, spor adına ülkeye, bölgeye katkı sunmayı istediğini ima ederken , ''Niçin olmasın, elbette seve seve görev alırım. Bu ülke bana çok şeyler verdi, beni ben yaptı. Şimdi bende ülkeme siyaseten hizmet etmek isterim. '' sözleriyle siyasete yeşil ışık yakıyordu.
Uzatmayalım... Sizleri Milli Karateci Serkan Yağcı ile başbaşa bırakalım. Bizim çok keyif aldığımız söyleşiden sizlerinden keyif alacağınız umuyoruz. Ses kayıt cihacımızın play düğmesine basıp Yağcı'yı soru yağmuruna tutarken , Genel Koordinatörümüz Gül Akdemir'de kamerasının kadrajına dünya şampiyonun görüntülerini aktarıyordu.
Buyrun bakalım...İşte size Serkan Yağcı.
GÖLGE- Serkan Yağcı kimdir?
YAĞCI- 1984 İstanbul doğumluyum. Aslen Karslıyım. Evliyim üç çocuğum var. Bir dönem Tuzla'da yaşadık sonra Darıca’ya taşındık. Bu bölgede yetiştim. Beden eğitimi öğretmenliği mezunuyum. Altı yaşından beri sporla içli dışlıyım. Eşimde milli sporcu , Avrupa şampiyonudur.
GÖLGE- Profesyönel sporcu Serkan Yağcı nasıl oldu?
YAĞCI- 90'lı yıllarda karate filmleri meşhurdur, sürekli filmleri izleyip evdekilere saldırıyordum. Annem ve babamda ''enerjisi çok yüksek'' deyip o zamanlarda mahallede karate salonu açılıyor , Adnan Şamdan’ın ikinci kulübüydü. Bir sene sonunda salondaki doksan dokuz kişi karateyi bıraktı , bir tek ben kaldım ve devam ettim , sonra Gebze'de ki kulübe başladım. On iki, on üç yaşlarında spordan sıkıldım, bırakmak istedim eve gelip anneme gitmek istemediği söyledim, o ara annemde evde et kesiyordu. Sert bir tepki ile ''ne diyorsun sen'' diye üstüme gelip ''hemen antrenmana gidiyorsun yoksa seni doğrarım'' dedi. Bende tabi korkudan doğru antrenmana gittim, şimdi dönüp bu anıları düşündükçe iyiki diyorum. İyiki annem baskı yapmış da milli sporcu oldum. Ara vermeyip bir çok kulübe transfer oldum.
GÖLGE- Nerelere transfer oldunuz?
YAĞCI- On altı yaşıma kadar Adnan Hoca'nın yanında devam ettim. Sonra Sakarya Belediyesi'ne transfer oldum. Oradan Kocaeli Kağıtspor’a transfer oldum. Sonra İstanbul ve sonrasında Ankara. 2014 yılında ise Dubaiye transfer oldum. Bir buçuk, iki yıl kadar orada yaşadım. O esnada da yarışlarım oldu. Dünya'da karate de uluslararası transfer yoktur, ben ilk oldum.
GÖLGE- İlk hangi tarihte milli sporcu oldunuz?
YAĞCI- 96 yılında Balkan şampiyonasında. İkinci olmuştum orada. 96 dan 2019’a kadar her gün milli takımda yarıştım.
GÖLGE- Milli sporcu olmanın kriterleri nelerdir?
YAĞCI- Türkiye şampiyonasında ilk üçe girenler arasında bir daha seçme yapılıyor. Bu seçmeyi kazanırsanız eğer Avrupa veya Dünya Şampiyonasında yarışmaya hak kazanıyorsunuz. Bu seçme her yıl yapılıyor. Her yıl da kazandım.
GÖLGE-Kaç yılmilli takımda yarıştınız?
YAĞCI- 16-17 yıl
GÖLGE- Sporu bıraktığınıza dair iddialar var, ne diyorsunuz?
YAĞCI- Geçen yıl bıraktım evet. Daha çok sağlığım için bu kararı verdim. Şimdi kendim sporcu yetiştiriyorum.
GÖLGE- Kaç madalyanız var?
YAĞCI- Çok var saymadım, ama beş yüz tane vardır.
GÖLGE- İlk şampiyon olduğunuzda ki duygularınız nelerdi?
YAĞCI- Anneme koşup madalyamı verdim ve teşekkür ettim. Adnan Hocama da, tabi ki de bende yeri çok farklıdır. Tarif edilemez güzel duygular yaşadım.
GÖLGE- Hayatımın dönüm noktasıydı dediğiniz tarih var mı?
YAĞCI- 2005 'ten sonra. 2005'te Avrupa şampiyonu oldum. Ondan sonra ki senelerde de derece yapmaya başladım.
GÖLGE- Avrupa şampiyonu olduğunuzda kaç sporcu vardı?
YAĞCI- 46ülke ve sporcu
GÖLGE- Devletinin size katkısı oluyor muydu, yeterli buluyor muydunuz?
YAĞCI- Hem maddi hem manevi katkısı oldu. Ben bugüne kadar maddi olarak ne kazandıysam almış olduğum şampiyonluklardan. Devlet tarafından ödüllendiriliyoruz. Önceden ev, araba veriliyordu, şimdi onu altına çevirdiler.
GÖLGE- Bugün dünya şampiyonu olacak kişi ne kadar alır?
YAĞCI- En az alacağı miktar beş yüz bindir.
GÖLGE- Transferlik geçmişinizde en çok aklınızda kalan hangisi oldu?
YAĞCI- İlk Sakarya’ya transfer olduğum zaman üç yüz , dört yüz gibi rakamla başladık benim hep ufakta olsa bir gelirim olsa şampiyon olacaktım. Maddiyat önemli . Üniversite döneminde sıkıntılar yaşadım, hatta tekrar bırakmaya kadar gidiyordum. Dereceler yapmaya başlayınca Sakarya’ya transfer oldum ve hayatım değişti. Sakarya’nın yeri bende başka.
GÖLGE- Ne kadar kaldınız Sakarya da?
YAĞCI- İki yıl.
GÖLGE- En çok kaldığınız yer neresi?
YAĞCI- Hepsinde iki yıl kaldım.
GÖLGE- Gelenek mi öyleydi?
YAĞCI- Hayır. Hep iki yıl sonra daha iyi bir teklif geldi. (Gülüyor)
GÖLGE- Bir anda parayı bulunca , sporcuların hayata bakış açıları değişiyor mu?
YAĞCI- Çok acayip paralar kazanmıyoruz. Belki futbolcular gibi milyon dolarlar kazansaydık olabilirdi.
GÖLGE- Aldığınız paraları nasıl değerlendirdiniz?
YAĞCI- Yatırım yaptım eve, arsaya.
GÖLGE- Spor hayatınızda iz bırakan üç isim kimdir?
YAĞCI- Şuanda bir isim aklıma gelmedi.
GÖLGE- Müsabakalarda hırslı mısınızdır?
YAĞCI- Yaşım küçükken daha duygusal dövüşüyordum. Yaş aldıkça hırslanıyorsun , karşındaki kim olursa olsun yarış sonrası Türk bayrağımızı kaldırmak istiyoruz.
GÖLGE- Bu sefer çok fena dövüldüm dediğiniz oldu mu?
YAĞCI- Bir kere oldu. Kurallar doğrultusunda dövüşüyoruz puan alma amaçlı bizim yüze vurduğumuz en sert darbe bir tokat gücündedir. Fransız zenci biri ile bir gün dövüşüyordum , çocuğu da beş- sıfır yeniyordum ,bitmesine de on beş saniye vardı. Çaktırmadan arada sert vuruyordu. Art niyet olduğunu anlayınca çocuğa sert vurdum , altıncı puanı aldım , arkamı döndüm , adam arkadan bir vurdu gözümü revirde açtım. İlk ve son dayak yememdir. Bayılmışım.
GÖLGE- Şu hareketim meşhurdur dediğiniz bir hareketiniz var mı?
YAĞCI- Döner tekmem çok meşhurdur. Karate dünyasında olan herkes bu tekmemi bilir. (Gülüyor)
GÖLGE- Dışarda eşinizle otururken yan masadakiler sizin masayı süzüp rahatsız edici bakışlar atsa,karateci gücünüzügösterir misiniz?
YAĞCI- Hiç böyle bir şey yaşamadım, olursa da uyarırım. Sporcular kolay kolay kavga etmez zaten.
GÖLGE- Kendinizle yarış kazanmalarınız dışında gurur duyduğunuz oldu mu?
YAĞCI- Oldu. Bir gün Adnan hocamı ziyarete gitmiştim, çocuklar dövüşüyordu kendi aralarında antrenman yapıyorlardı. Çocuk partnerini yendi ve Serkan Yağcı kazandı diye bağırdı, ben bunu duydum ve duygulanmıştım. Çocuğun yanına gittim ''sen Serkan Yağcı'yı mı örnek alıyorsun '' dedim. ''Evet onun gibi şampiyon olacağım '' demişti. Ve benim Serkan Yağcı olduğumu fark edip sarılmıştı. Ne zaman sporu bırakma dönemine girsem bu anı hatırlarım ve başkalarının beni örnek aldığını düşünerek gidebildiğim kadar gideceğim derdim kendime. Çoğu sporcu otuzlu yaşları görmeden bırakıyor , ben çok şükür geldim gene de otuz beş yaşıma kadar yaptım.
GÖLGE- Sizin gibi sporcu olmak isteyen gençlere tavsiyeleriniz nelerdir? Siz neler yaptınız?
YAĞCI- Bir kere disiplinli olmak gerek. Kaliteli bir sporcunun hayat düzeni olması lazım. Ben antrenmanımı yapıyordum, beslenme düzenime çok dikkat ediyordum, uyku düzeni de aynı şekilde çok önemli. Önümde Balkan şampiyonası varsa ilk ben Avrupa şampiyonasını düşünmem, ilk hedefim önümdeki maçı yenmek sonra ilerisi gelirdi zaten. Benim için öyle de oldu. Antrenmanlarımı atlamazdım disiplinli ve hırslı bir hayatım vardı. Çok uzaklardan çok yakınım gelmiş beni görmeye ,umurumda olmazdı, antrenmanım varsa antrenmanı bitirip giderim ama ilk önceliğim antrenman oldu. Yenmekte var yenilmekte önemli olan pes etmemek.
GÖLGE- Profesyonel sporcu kimliğinizi geçen yıl bıraktınız. Şimdi sporcu yetiştirmeye karar verdiniz. Sporcu yetiştirmek hep aklınızda var mıydı? Birden mi karar verdiniz?
YAĞCI- Çocukluk hayalimdi hep bir yerlere gelip kendim gibi sporcu yetiştirmek istiyordum.
GÖLGE- Ticaret hayatınız nasıl başladı?
YAĞCI- İleride bir ticaret yaparsam bu spora yönelik olacaktır demiştim öyle de yaptım. Burada vakit geçirmekten insanlarla spor yapmaktan keyif alıyorum, bana açıkçası iş gibi gelmiyor. Spor kariyerimi zirvede bıraktıktan sonra Sporköy ’ü açmaya karar verdim. Dövüşle ilgili bir yer açmayı düşünüyordum, nasip.Burada daha önce kamp yapmıştık, burayı beğenmiştim , spor için uygun olduğunu düşündüm, burayla görüşmeye başladım, teklif verdim ilk önce kapalı alanlarla başladık , o dönemlerde yarışıyordum hala ama takipteydim. Bildiğim işi yaptım başka bir potansiyele girmedim. İnsanlarda bir de güven oluşturduk , çocuklarını herhangi bir spor salonuna değil de milli sporcunun yerine gönderiyorlar , buda bizim için artı ve bizde daha fazla ilgileniyoruz.
GÖLGE- Kaç üyeniz var şuanda?
YAĞCI- Beş bin beş yüz tane üyemiz var.
GÖLGE- Ücretleriniz nasıl?
YAĞCI- Aylık; iki yüz yirmi beş, Yıllık; iki bin yedi yüz. Üye olmayanlarda günlük altmış liraya tesisimizi kullanabiliyorlar. Havuzu, hamamı, fitnessı bölümümüzü kullanabiliyorlar.
GÖLGE- Sadece karate öğrencileri ne kadar veriyor?
YAĞCI- Aylık üç yüz tl.
GÖLGE- Sporköy'de kaç sporcu var?
YAĞCI- Burası yaklaşık elli dönüm. Toplamda yüzme, karate, jimnastik, tenis bütün spor branşlarını sayarsak küçük öğrenci olarak yaklaşık beş yüz öğrencimiz var. Yetişkin üyeliği olarak beş bin beş yüz kadar var. Parayı sporda bulduk spora harcıyoruz.
GÖLGE- Tesisi komple nasıl aldınız, ihaleye girip teklif mi verdiniz?
YAĞCI- İhale süreci vardı. Dediler ki, '' spor tesisini bir işletmeye vermeye karar verdik.'' Bende talip oldum. Beklentileri sordum , beklentiler ihalede çıkacak dendi. İhale bedelinden üstünü verdim çünkü bir inşaatçıda olsa, restorancıda olsa sporun gelirini giderini çok fazla bilmez sporcu adam bilir. O zamanlarda çok fazla insan cesaret edemedi. O zamanlar gerekli yüksek teklifi verdim. 2014 de aldık.
GÖLGE- Ne gibi değişimler yaptınız Sporköy'de?
YAĞCI- Alanları genişlettim. İçeride kiraladığımız sportif alanları dışarıdaki spor alanlarına da ekledik. Geçen yıla kadar basın ilan kurumu ile müşterek kullandık. Ben kira verdim otel misafirleri ücretsiz kullandılar, bende kiramı verip bütün alanları kullandım. Geçen yıl itibari ile basın ilan kurumu işletmeyi bırakma kararı aldıktan sonra konaklama kapandı , kalan restoran, spor alanları, sosyal tesis alanlarını biraz daha büyüterek ben aldım. Konaklama şuan yok ama yakında olacak.
GÖLGE- Sporköy ismi nereden aklınıza geldi? Başka bir isim hiç düşünmüş müydünüz?
YAĞCI- Çevremden çok Sporköy sadece sporu çağrıştırıyor burada düğünde oluyor yarın öbür gün konaklama olacak tatil köyü olsun diyen çok oldu ya da farklı isimler. Benim zaten hayalimdi. Ben istedim Sporköy olsun sporun merkezi olsun sadece bu bölgede değil, Türkiye de ki merkezi olsun. Yarın öbür gün konaklamayı da açtığımızda ben Sporköy de kamp yaptım desin bir güreşçi, basketbolcu, karateci.. federasyonlara kamp yaptırmak istiyorum ya da yurt dışından gelenlere o yüzden adı Sporköy oldu.
GÖLGE- Toplam antrenör sayısı kaç?
YAĞCI- Yirmi beş.
GÖLGE- Pandemi ile ilgili ne gibi önlemler alındı?
YAĞCI- Resmiyette bildirilen her şeyi yaptık. Ama zaten spor salonlarında maske kullanılması zorunluluğu yok. Ekstra fitnes bölümümüzde her bir alette paravan var yan yana değil de bağımsızlaştırdık. Yoğunluk olmamasına karşın randevu sistemine döndük.
GÖLGE- Spor bakanlığının, özellikle karate federasyonunun sporculara bakışı ne yönde?
YAĞCI- Desteklerini görüyoruz ama daha iyi olabilir. Kendi çocukluğumdan örnek vereyim bırakma dönemine girdiğim zamanların hepsi durumum çok iyi değildi şampiyon olmasaydım çıkıp bir iş bakardım muhtemelen. Devletin yetenekli gördüğü sporculara maaş bağlayıp o sporcunun geleceğini düşünmemesi lazım, dış ülkeler de böyledir çok doğru bir sistem.
GÖLGE- Serkan Yağcı karateci olmasaydı , şimdi meslekte olurdu?
YAĞCI- Yine işletmeci olurdum. Biraz daha yaş olgunlaştıkça yine sporda faydalı olabileceğim herhangi bir yer olabilir.
GÖLGE- Siyasete ilginiz nasıl, bugüne kadar vekillik, meclis üyeliği gibi teklifler geldi mi?
YAĞCI- Ben bir görev istemedim ama yakıştırmalar oldu. Bugüne kadar sıcak bakmıyordum, ama yaş ilerledikçe kırklı yaşlarda içinde olmak isterim.
GÖLGE- Sporköy’ü insanlar neden tercih etmeli?
YAĞCI- Biz buraya aile zihniyetli olan kişileri alıyoruz. Seçici davranıyoruz. Kimse kimseden rahatsız olmaz, sorun çıkmaz, gönül rahatlığı ile tatilini , sporunu yapar gider.
GÖLGE- Son olarak eklemek istedikleriniz var mı?
YAĞCI- Sporu çok seviyorum. Ülke olarak spora çok sıcak bakmıyoruz. Sporu lüks olarak görüyoruz , ya da farklı şekilde zaman geçirmek daha hoş geliyor , bilmiyorum ama spor hayatımızın her alanında içinde olması lazım. Yemek- içmek, uyumak gibi bir gereklilik aslında. Özellikle (Covid 19) döneminde sporun çok büyük bir etkisi var. Gereksiz bir şey gibi değil de, gereklilik olarak görüp yapsınlar. Bir de sporcuları sevsinler. Sporcular bütün kötü enerjisini sporda atar kimseye zararı da olmaz.