ŞANSA BAK!

23 Ağustos 2023 Saat: 17:52
Göksel ERKILIÇ

Şansa inanır mısın diye söylemleri pek çok kez duymuşuzdur. Buna yanıt olarak ya “evet” dersiniz inanarak ya da tüm içtensizliğinizle “hayır” dersiniz. Bizler şansa hemen kısa yoldan elde etmeye benzetiriz. Kısa yoldan olmayan, emek harcanmandan kazanılan edinimlere şans deriz. Kimileri yıllardır dirsek çürütmelerine rağmen istedikleri düzeye çıkamamaktadırlar. Kimileri de yeniçağın getirdiği dijital dünyada paraya para demeyecekleri düzeylere çıkar. Zengin insanlara baktığımızda da “insanda şans olacak”, “çirkin şansı baksana tipine”, “hay ben şansıma eylemde bulunayım” şekilde naif sözler söyleriz.

 

            Bende piyangonun dev çekilişine katılmaya karar verdim. Haftalardır kimse kazanmamış olması, benim de haftalardır piyango almama bağlayınca almaya karar verdim. Aslına bakarsanız ilk defa şans oyunu oynayacak idim. Şansımı bir nevi piyangoya baktıracaktım. Alacağım piyango bana ne kadar şanslı olduğumu meblağ ile söyleyecekti. O yüzden de heyecan bastı beni ve cebimdeki 200 lirayı avucuma aldım. Paraya şöyle bir baktım, çevirdim bir daha baktım. Netice de şansımı bu parayla öğrenecektim. Derken elimden kayıverdi ve yere düştü. Çarşı da epey bir kalabalıktı. Kimse almadan hemen yere eğildim, rüzgarın etkisiyle paranın arkasından biraz koştum ve nihayetinde aldım. Kafamı kaldırdığım da bir adam bana “paramı verir misin” diye sual etti.

 

            “Eline aldığın benim ayağımın dibinde olduğu için benim!” dedi.

            “Abi şaka mı yapıyorsun, yapıyorsan seni kıracağım!” dedim ama adam yumuşamadı. Suratındaki ifade sertleşmeye başladı. Kılık kıyafetine göre sokakta kalıyordu, kimsesizdi.

            “Hırsız mısın sen? Versene benim paramı!” diye hiddetlendi. Onun hiddetlenmesi etraftaki vatandaşları da başımıza toplamış oldu. Ben de onun ses tonuyla karşılık verdim,

            “Ne biçim konuşuyorsun sen! Güpe gündüz bana iftira mı atıyorsun!” diye konuştum. İftiranın sadece gündüz olduğunu gevelemiş oldum.

            “Benim gibi kimsesizin parasını almaktan utanmıyor musun? Çalış sende kazan! Gücün bana yetiyor dimi? Benim gibileri çarparak böyle ciks giyiyorsun demek ki!” deyince çevredeki kendini bilmezler bana söylenmeye başladılar. Kesinlikle kendilerini bilmiyorlardı ki ben onlara kendilerini bildirmek için yeltenince de beni tuttular.

            “Kardeş uzatma da garibanın parasını ver!  Artık yakayı ele verdin, buradan bu maçı kazanamasın!” dedi ve sahtekârca gülümsedi adamın biri.

            “Ama para benim olduğu için ben hakkımı savunuyorum. Sen de olsan benim yaptığımı yapardın? Neden ben paramı bu adama kaptırayım ki?” deyince “Bana ne ya” diyerek ne kadar duyarlı olduğunu göstermiş oldu. O susunca da sözü bir kadın aldı,

            “Bu zamanda iyi para 200 lira, ikinizde bırakın parayı yere ben alayım” dedi.

            “Alt tarafı 200 lira yahu ben bu tutara eğilmem” dedi eğilme fiyatının yüksek olduğunu bize bildiren bir adam. Kadın da ona,

            “Sen 200 lirayı mı beğenmiyorsun, üstündeki çakma elbiseli seni! Bizler o parayı kazanmak için 4 saat çalışıyoruz, değil mi?” diyerek etrafa sual etti. Etraftakiler de hep bir ağızla ona destek verdiler.

            “Ben işsizim ve bu parayı ben de hak ediyorum” dedi gencin birisi. Paraya ortaklar da çıkmaya başladı, bu girişimin ardından. Kimisi karnını gösterdi, kimisi de çocuğunu. Ortadaki paranın onların olması gerektiğini söylediler.

            “Lütfen gider misiniz? Ben bu abi ile anlaşacağım, bu mesele kimseyi alakadar etmiyor!” dedim, birkaç kişi gerçekten gitti.

            “Ben elimde paramın iki yüzüne bakarken düşürdüm ve rüzgârın etkisiyle de bu abinin önüne düştü. Bende yerden aldım, fakat bu adam da para benim diye söylenmeye başladı” diyerek durumu anlattım.

            “Kimse yemez bu ayakları! İlk defa mı görüyorsun 200 lirayı? Sanki dün basılmış gibi ne diye hevesle bakıyorsun, paranın orasına burasına! Bak o kadar kurcalarsan bereketi kalmıyormuş” dedi amcanın biri. Topluluğun bir kısmı bu konuşmaya güldüler. Ben düştüğüm duruma henüz gülememiş iken.

            “200 liramı versene be! Ben zar zor kazandım bu parayı!” diyerek ağlayınca karşımda, topluluk sinirlenmeye başladılar. Millet ağlayana pek dayanamaz, hemen yelkenleri indirirler. Bu sebep ile dizilerimiz de bolca ağlamalı konular işlenir.  Artık önünü alamadığım bir sinirle herkes bana kızmaya başladılar.

            “Sabahtan beri seni bekleyeceğiz, versene adamın parasını!”

            “Koskoca adam yalan mı söyleyecek! Bana kim yalancı deseler seni derim, bu adamı zaten kader vurmuş!”

            “Senin halin vaktin yerinde ver artık parasını! Belli ki onun senden daha çok ihtiyacı var!”

            “Kaç yaşında adamı nasıl da ağlattın, şimdi mutlu musun? Şimdi sen de adamım diye mi gezineceksin! Tüüü senin suratına!”

            “Belki çoluğuna sıcacık yemek alacaktı gariban, senin hiç mi vicdanın yok be!”

            O kadar çok yüklendiler ki ben de karşımdaki adam gibi ağlayacaktım, kendimi zor tuttum.

            “Alabilirsin” dedim ve paramı adama uzattım.

            Parayı alan adamın ağlaması anında sona erdi.

            “Hemen kendime piyango alayım da büyük ikramiyeyi kazanayım” dedi ve topluluğun içinden koşarak uzaklaştı.

            “Nee! Piyango mu dedin sen?” diyerek arkasından bağırdım.

            “Evet, yanlış duymadın piyango alacağım” deyince ben ağlamaya başladım.

            “Üzülme demek ki adamın ihtiyacı varmış” dedi bir amca.

            “Ağlama artık, kaç yaşında adamsın hiç yakışıyor mu?” dedi bir teyze.

            “Sen ağlama çok çirkin oluyorsun” dedi kendini bildiğini zanneden bilmez insan.

            Belki de bir insanın şans oyunu oynamak için bile şansının olması gerekiyormuş. Hiç oynamamış bir insanın çıkardığı varsayım da anca bu kadar olur.

 

 

YORUMLAR

Lütfen Resimdeki kodu yazınız

Diğer Yazıları

Tüm Yazıları