Diyanet İşleri Başkanlığı'nın yeni personel alımıyla ilgili açıklamasından sonra, gözler bir kez daha ülkemizdeki ''imam-doktor '' sayısına ve bu iki iş kolundaki rakamlara çevirildi. 107 bin doktor, 130 bin imamın olduğu ülkemizde ne ilginçtir ki, tüm insani ve özverili çalışmalarına karşın doktorlara ve sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin ardı arkası kesilmiyor.
İmamın olmazsa olmaz olduğu Müslüman ülkemizde , doktorsuz da olmayacağına göre, peki neden şiddeti sağlık çalışanları görüyor. Şiddetin her türlüsüne karşıyım. Cinsiyet , sınıf ayrımı yapmaksızın şiddet uygulayan her bir magandayı şiddetle kınıyorum. Ancak sadece kınamak yetmiyor ki. Bu konulardaki yasal düzenlemeler adam akıllı işlev kazanmadığı ve caydırıcılığı elde etmediği sürece maalesef şiddetin sonu gelmeyecek gibi. Ben buna cahilane eylem diyorum. Tamamen cahil hissi duyguların dışa vuruşu.
Geçtiğimiz günler , daha yeni yılın ilk başlarında İstanbul Başakşehir'deki devlet hastanesinde 4 hasta yakınının, hamile olan 24 yaşındaki hemşire Gülhan D.'yi darp etmesi insanlığa sığar mı? Magandalıktan öte, insanlığın kitabında yazıyor mu böylesi alçak bir saldırı.? Bayan, hamile bir kızağız. İstanbul'a kadar gitmemize de gerek yok. Daha geçen yılın son ayında Gebze Fatih Devlet Hastanesi acil servisine gelen (alkollü oldukları) belirlenen 3 magandanın sağlık çalışanına uyguladığı şiddet hafızalarımızda duruyor. Ve daha niceleri..
Şiddetin , hele hele sağlıkçılara yönelik şiddetin hiç bir bahanesi, gerekçesi olamaz. Gebze Fatih Devlet Hastanesi Başhekimi İlyas Sarı'nın bu yöndeki soğukkanlılığını biliyoruz. Personeline uygulanan şiddetten en az bizler kadar dertlendiğini anlıyoruz.
Sağlıkta şiddetin ne denli içler acısı bir boyuta ulaştığını ise geçtiğimiz günler Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları Sendikası (Sağlık-Sen) Genel Başkanı Semih Durmuş açıkladı. 2021 Yılı Sağlıkta Şiddet Raporu'nu göre; 2021 yılında sağlık çalışanlarına yönelik 190 saldırı gerçekleştirilirken, 364 saldırganın gerçekleştirdiği olaylarda, 316 sağlık çalışanı şiddet kurbanı oldu.
Peki onca olayın faalleri ne oldu?
Kimi kaçtı, kimine kamu davası açıldı vs. Peki kaçı hakkında tutuklama kararı verildi?
Sahi sağlıkçıya şiddet uygulayan kaç kişi var cezaevinde?. İşin doğrusu , yok, ya da bilmiyorum. Bilen varsa beri gelsin. Bana göre sağlık çalışanlarının ünvanı ne olursa olsun... İster doktor, hemşire, ebe, hatta hasta bakıcı... Fark etmez, hepsi özellikle Pandemi döneminde kurtuluş savaşında cephenin en önündeler gibi mücadele ettiler. Etmeye de devam ediyorlar. Şayet bugün Türkiye Koronavirüsle en üst seviyede başarılı olmuşsa, dünya genelinde en az hasarla atlatan ülkelerden biriyse, bunun tek nedeni sağlık ordumuzun başarılı ve özverili, insan üstü gayretleridir.
Ve biz kalkıp tüm bunlara rağmen bindiğimiz dalı kesiyor, sağlıkçılarımıza şiddet uyguluyoruz. Şiddet ne gece dinliyor ne gündüz, ne normal mesai dinliyor ne bayram, ne acil servis dinliyor ne sağlık ocağı. Meselenin vahim bir diğer yanı ise şiddet uygulayanların ezici çoğunluğunun, hasta ya da hasta yakınlarından oluşmasıdır. Bu demek oluyor ki, sağlıkta şiddet konusunda faili uzakta aramamak gerekiyor. Sağlık birimlerinde ya da saha çalışmalarında, fiziki şiddetten sözlü saldırıya, tehdit içerikli saldırılardan tacize kadar şiddetin her türüne rastlamak mümkün. Bıçaktan silaha, sandalyeden testereye, oraktan kolonya şişesine, akla gelebilecek her şey şiddet aracı olarak kullanılabiliyor.
Sağlık çalışanlarımıza karşı işlenen, içinde cahillik, cehalet barındıran şiddetin önlenmesi eğitimden geçiyor. Sadece kitap defter eğitimi değil, ahlaki ve vicdanı eğitim.