DİL EROZYONU

29 Eylül 2023 Saat: 14:03
Göksel ERKILIÇ

Epey zamandır radyo programcılarının “özne-tümleç-yüklem” gibi Türkçe diline dair gerçekleri önemseyenleri pek duyamaz olduk. Görüntünün olmadığı yer olan radyolar da kurulan tümcelerin önemi çok olmalıdır. En güzel Türkçesi olanların sunması gerektiği yerde, “Hihuuu, hobaaa, yeahhh, yo yooo, waaaaw woooow” gibi nidalar duyuyoruz. Sanki sürü kovalıyor programcı! Akşamüstü meradan sürüyü toparlayıp eve getirmeye çalışıyor!

 

            Cümleler kalıpsız, ileri derece de sıvı, erimiş şekilde… İstediğiniz dile uyarlayın, inanın uyarlayamazsınız! Her hangi bir kalıba koysanız bile kalıplaştıramazsınız. Çünkü az bir şey tümleç –acayip bir ses- özne gibi bir şey kapkaç”. Yükleme gelince, akşamdan soru imlasında ıslatılmış bir adet OKEY. Programcının sorularını yanıtlayan dinleyici eğer ki “Okey” diyorsa onayladığı anlamına gelmektedir. Bazen bu kelime soru olarak da yönlendirilmektedir, okey? Karşıdaki de Amerikanca anlamak sevap ya, ayrıcalık ya, kendisiyle gurur duya duya “Oookey okey” diyor.

 

            Lime lime olmuş cümleleri ve ilk çağlara ait olduğu varsayılan perdeli kanatlı dev kuşlarınkine benzeyen sesler çıkaran bazı programcıların camekânlı stüdyolarında konuşmalarının anlam ve önemiyle ilgili özenti mi özenti hareketlerini hayal etmeye çalışıyorum. Kahroluyorum, mideme sancılar giriyor ve vazgeçiyorum.

 

            Radyo programcılarının aslına bakarsanız kabahatleri yok! Şimdi diyeceksiniz ki az önce eleştirirken ne oldu da yönünü değiştirdin? Onlar ekmeğinin peşindeler diye de tamamen masum değiller, benim nazarımda. Onların çok da suçu yok. Çünkü onlar sokağın dilini konuşuyorlar. Bir nevi halkı kendilerine yansıtıyorlar.

 

            Maalesef ki dilimizi bilmiyoruz ve konuşamıyoruz. Bu durum sayıca çoğalınca da medya organlarını da kendimize benzetiyoruz. Lisanımızı gün geçtikçe kaybediyoruz. Dilimizin ifade ettiği tüm değerler birer birer yerle yeksan oluyor. İnsanın canı sıkılıyor, tabi bu durum karşısında. Dilimizi bu denli yozlaştıranın kim olduğunu bir bulsam, kızmayacağım. Ama bi yakalarsam da fena olur, bu konuda söz veremem!

 

            Çok üzüntü verici bir meseledir bu! Bu virüs inceden ve sinsice yayılıp, dilimizin tüm hücrelerini bir bir ele geçiriyor ve hemen hemen herkes farkına bile varmadan benimsiyor bu tarzı. “Nasılsın” derdik, şimdi “Her şey yolunda mı moruk/hacı/başkan/kanka/bro”lar, “Bakar mısınız?”ların yerini “Hişt! Baksana sana diyorum”lar, “Lütfen kendinize dikkat ediniz”lerin yerini “Kendine iyi bakıyorsun, okey”ler ve daha nice nice iletişim kılığına bürünmüş iletememişimler alıyor. Fakat bu dil katliamından doğrudan kim suçlu belli değil!

 

            Yabancı diller önemsenirken, aslında kendi dilimize de yabancı olduğumuz ortaya çıkıyor. Dilimiz yabancı dil olarak kalsın. Belki de bir süre sonra okullar da yabancı dil olarak okutulmaya başlanır da, biraz adam yerine konulur.

 

YORUMLAR

Lütfen Resimdeki kodu yazınız

Diğer Yazıları

Tüm Yazıları